Ahmet Karayün
Tarih: 19.11.2011 11:17
Çizgiler
Matematiği okul hayatım boyunca hiç sevmedim. En büyük sığınağım; gerçek hayatta matematiği en fazla hesap makinesi ölçütünde kullanacağımı düşünmemdi. Ama gördüm ki hayatın bir çok alanında hesaplar gerekiyor.
Her neyse… Konumuz matematik yada hesaplar değil zaten. Matematikte ki bazı şekillerden esinlenerek edebik bir yazı dizisi başlatmaya karar verdim. İlk başlığım çizgiler, ondan sonra ne gelir bilmiyorum. Halkalar mı, eğriler mi, artılar mı, eksiler mi?
Ölümle yaşam arasında ne kadar ince bir çizgi var değil mi? Geçenlerde bir yaşında ki bir bebek hayata başlamadan veda etti. Ve aynı dakikalarda 90 yaşında ki bir insan hayattan birkaç yıl daha bekliyordu. Ölüme birinci yaşında da adım atabilirdin, doksanbirinci yaşında da. İşte ölümle yaşam arası hem bu kadar uzun, hem bu kadar kısa. Ne kadar daha yaşamla sözleşmemiz var? Ortalama 70 yıl mı yoksa? Doğru… Ama ya hayat sözünde durmazsa? Ertelediğimiz her şey için harekete geçme zamanı şimdidir yalnızca.
Peki sevgiyle nefret arasında ki ince çizgi nedir? Bir karıkoca yıllarca aynı yastığa baş koyuyorlar ve ufak bir kavgada birbirlerine nefretle bakabiliyorlar. Sevgiyle nefret birbirine bu kadar yakın mesafede mi duruyor? Aynı yatakta yatan karı ve kocanın yüzleri birbirlerine dönük olduğunda aralarında ki mesafe bir dudak payı kadar. Ama kavga edip de birbirlerine sırtlarını döndükleri anda aralarında ki mesafe tam olarak 510 milyon kilometrekaredir. Birbirlerine hiç yüzlerini dönmeden yürümeye başlasalar kavuşmaları imkansız hale gelir. İşte sevgiyle nefret arasında ki çizgi sadece bir insana arkanı dönmek kadar basittir.
İhanet ve sadakat arasında ki çizgi. Sorsanız aldatan insanların gerekçelerinin ne kadar küçük şeyler olduğunu görürsünüz. Dostluk ve Düşmanlık arasında ki çizginin en incelerden biri olduğunu bilmeyen yoktur. En büyük savaşlar, kavgalar iğne deliğini doldurmayacak şeylerden çıkmıştır. Başarıyla başarısızlık, inançla inançsızlık, güvenle güvensizlik, duyguyla duygusuzluk, nezaketle nezaketsizlik, hoşgörüyle hoşgörüsüzlük o kadar ince çizgilerle ayrılmıştır ki… Çizgiyi geçmek için ufak bir adım yeterlidir.
İşte hayatımızda böyle ince çizgiler vardır. Ve çizgilerin önemi büyüktür. Bazen bir çizgiyi geçerek başarıya ulaşırsınız bazen de bir çizgiyi aşarak felakete sürüklenirsiniz. Önemli olan bir konuda karar vermeden önce çizginin hangi yönünde durduğunuzu tespit etmektir. Kötülük tarafındaysanız o çizgiyi atlayıp, iyilik tarafına geçmeye karar vermelisiniz. Dostluk tarafında olduğunuzu gördüğünüz an ise çizgiyi aşmayıp, düşmanlık tarafının kirli çorak arazilerine girmemelisiniz.
Peki bazı çizgilerden geçip geçmemek bizim elimizde midir? Hayır… Bazı insanlar çizginin kötü tarafında yaşamayı seçer ve burada yalnız kalmamak için sizi isteminiz dışında kendi sınırları içine çekmeye çalışır. Bazıları iyi tarafta yaşar ama burayı herkesle paylaşmak istemeyip, sizi kötü tarafa iterek, güzel olanı tek başına yaşamak ister.
Biri sizi itse de kötülüğe, biri sizi çekse de ihanete, o çizgiden geri dönmenin ne kadar kolay olduğunu unutmayın. Tıpkı bir topun direğe çarpıp, çizgiden dönmesi gibi… Hayat bazen çizgiden döner ve “merhaba” der size. O merhabaya karşılık verin. Unutmayın bazı çizgileri insanlar çizer. Siz iyilik tarafındaysanız çizginizi kalın çizmeye bakın. Sadakat, sevgi, dostluk, muhabbet, hoşgörü, başarı, güven… İşte bunlar… Kalın çizgilerle korunmaya muhtaçtır günümüzde. Hadi bir el verin, kalın bir çizgi çizelim sevgimize.
Hoş ve sevgiyle kalın.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —