Mustafa KAPLAN

Tarih: 26.06.2021 17:56

Bir İlahi Sistem Olarak Ekosistem

Facebook Twitter Linked-in

Bir İlahi Sistem Olarak Ekosistem

Organik veya inorganik; yüce Allah'ın yaratmış olduğu her şeyin belirli bir görev yüklenmesiyle yeryüzüne indiği şüphe kabul etmez bir gerçektir.

Atomdan; hücreye, maddeden; canlı organizmaya kadar, tüm yaratılan önceden tasarlanmış bir İlahi projeye dâhil edilerek, salt bir amaca hizmet için varlık platformunda var olmuştur.

Referansı Yüce Allah olan bu yapılanmada, mevcut ne varsa her şey birbiriyle ilintili ve hassas bağlarla birbirine zincirleme bağlıdır.

Derin düşünülse, birbiriyle alakasız ve taban tabana zıt gibi görünen her canlı veya cansız varlıklar arasında çok güçlü bağlar bulunduğu ortaya çıkar...

Buda, birçok ortak yanları olmasıyla birlikte; en belirgin ortak paydası 'denge' olan 'Ekoloji ve ekosistem”di ye iki kavramın algılarımıza sunulmasıdır.

Bu iki kavramın sistematik dokusuna olumsuz bir müdahalenin bize yansıyacağı doğal cevabı bir felaket modunda tezahür eder.

Bir karıncanın yok edilmesi bile o sistemin işlevini bozar, kurulan İlahi sistemi sekteye uğratır. Durum böyle olunca da, karşılığı bu dünyada; gerek öbür dünyada bir bedel olarak ödettirilir.

Bir fabrikanın herhangi bir aksamında muvazzaf bir işçinin ihmal veya kasti bir eylemi; o fabrikada mevcut bulunan makinelerden herhangi birine zarar vermesi neticesi elbette bir ceza-i müeyyidesi kaçınılmaz yapar.

Toplumda cinsiyet türü ne olursa olsun, birey yahut bireylerin yok edilişine yönelik herhangi bir fiil veya fiilerin ne tarz işleyişine bakılmaksızın vuku bulmasından doğacak ekolojik dengenin sorumluluğundan herkes payını alır.

Yani burada 'nemelazımcılık' kavramı, pekte sığınılacak bir kapı gibi görünmüyor...

Herkes direkt veya endirekt birbirinden sorumludur, sorumlu olmakla da mükelleftir.

Bu sorumluluk dışında kalma çabası, sadece Deve Kuşunun avcıyı görüp; kafasını kuma sokması gibi abesle iştigaldir.

Bir Kelebeğin bile kanat çırpmaları ekosistem denge için önem arz ederken; ekolojik yönden şiddet gibi eyleme maruz kalmış bir insanın canhıraş feryatları nasıl bir etki var etmesin.

Ve bu iki kavramla ilgili dejenerasyonda müdavim ve baş aktör maalesef insanoğlunun bizzat kendisidir.

İşte yaptıklarımızın doğal sonucu olan ve yüzlerimize vurulan Sel, Fırtına, Heyelan, Deprem gibi doğal felaketler bu tür benzer tokatlardır.

Oysa yüce Allah; gönderdiği Kitaplar ve peygamberler vasıtasıyla, bize doğru yaşamla alakalı her şeyi deklare etmiştir zaten. Biz ne yaptık peki! Allah'ın olan bu kâinatı; bir sahiplenme duygusuna kurban ederek, söz konusu o iki kavramın dokusal yapısını bozmak adına egosal duygularımızı istimal ettik, etmeye devam ediyor, bundan pişman da olmuyoruz...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —