Kur’an okuyanlar bilir; birçok surede tekrarlanan bir nida vardır: “Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
Bu hitap, insanın aklını ve vicdanını diri tutması, kör taassuptan uzak durması içindir. Çünkü Yüce Allah, ayrılığa değil birliğe çağırır.
Bakara Suresi’nde, Âdem’in yaratılışı sırasında meleklerin dile getirdiği endişe dikkat çekicidir:
“Yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?”
Allah ise onlara şöyle buyurur:
“Ben ona isimlerimi öğreteceğim.”
Bu cümle, insanın yeryüzündeki hilafet sırrını açıklar. Allah’ın “isimlerini öğretmesi”, insana rahmet, ilim, adalet, birlik ve güzellik gibi ilahi sıfatlardan pay vermesidir. İşte bu yüzden insan, merhameti Rahmân, bilgiyi Alîm, birliği Vahîd isminden alır. Yani insan, Allah’ın yeryüzündeki yansımasıdır; ayrıştırmak değil, birleştirmek için yaratılmıştır.
Ne var ki tarih boyunca insanlık, tevhidi bırakıp tefrikaya saptı. Kimi ırk, kimi mezhep, kimi çıkar uğruna; Allah’ın kurduğu birlik sofrasını parçaladı. Oysa Kur’an, bu hale düşenlerin yüzüne bir tokat gibi çarpar şu ayetiyle:
“Lâ ilâhe ente sübhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn.”
(Senden başka ilah yoktur; Sen her türlü eksiklikten münezzehsin. Gerçekten ben nefsine zulmedenlerden oldum.)
Bugün de aynı manzarayı görmek mümkün: Aile içi ayrılıklar, fikir kavgaları, mezhep çekişmeleri, siyasal kutuplaşmalar, dillerdeki kin ve ayrımcılık… Hepsi aynı kaynaktan beslenir: “Ben” duygusunun “Biz” şuurunu yutması.
Oysa birlik, sandığımız kadar zor değildir. Allah her kula farklı bir mizaç, farklı bir düşünce verdi ki; insanlar arasında hareketlilik, alışveriş, ülfet ve sınanma olsun. Bu farklılıklar bölünme değil, zenginlik sebebidir.
Asıl imtihan; farklılıkları çatışmaya değil, tevhide dönüştürebilmektir.
Yüce Allah bizleri, birlikten, kardeşlikten, sevgi ve adaletten ayırmasın. Kalplerimizi bir eylesin, yollarımızı Hak yolunda birleştirsin. Âmin.
Anahtar Kelimeler: Allah ayrımcılığı sevmez, birlik, tefrika, Kur'an, tevhidi dönüştürmek, İslam, manevi yazı, yazar adı, kardeşlik, adalet, mustafa kaplan,