Adıyaman’da, 6 Şubat depremlerinde yıkılan Akabe Sitesi, sadece bir apartman değildi. O bina, 77 insanın hayatıyla ödenmiş bir ihmal zincirinin sembolüydü. Bugün hâlâ o binanın molozları değil, adaletin enkazı kaldırılmayı bekliyor. Aradan bin günü aşkın zaman geçti ve nihayet Akabe Sitesi davasının ilk duruşması, 21 Kasım’da görülecek. 77 can, 77 hayat... Peki, adalet neden bu kadar geç geliyor?
Bir Bina Değil, Bir Sistem Çöktü
İddianamede yazıyor: Beton kalitesiz, donatı eksik, malzeme yanlış, denetim yetersiz. Bir başka deyişle, sadece bina değil; denetim sistemi, kontrol mekanizması ve vicdan da çöktü. Kolonlarda dere çakılı, demirlerde pas... Ama asıl çürüme, insan eliyle yapılan ihmallerde. Ben ve ekip arkadaşlarım, deprem günü Akabe Sitesi’nde ilk müdahale eden ekip olarak oradaydık. O an, kolonların tuz, kum hâline geldiğine bizzat şahit olduk. Bu manzara, vicdanımızı derinden yaraladı ve adalet arayışımızı daha da güçlendirdi.
Geciken Adalet, Eksik Adalettir
Bu dava, sadece iki sanığın yargılandığı bir dosya değil. Bu dava, “Bir daha asla” diyen ama her felakette aynı manzarayı gören bir ülkenin vicdan davasıdır. Yargı süreci yavaş ilerliyor. Aileler her duruşmada aynı cümleyi tekrarlıyor: “Biz sadece suçluların ceza almasını değil, sistemin değişmesini istiyoruz.” Adaletin tecellisi, sadece mahkeme kararıyla değil, gelecekteki hayatların kurtarılmasıyla ölçülür.
Sorular Hâlâ Havada
Bu bina nasıl izin aldı? Denetim raporlarını kim onayladı? Ruhsatı verenler neden hesap vermiyor? 77 insanın kanı sadece müteahhidin mi elinde? Bu soruların cevabı bulunmadıkça, bu ülke her depremde yeniden sarsılacak. Çünkü adaletin olmadığı yerde, hiçbir bina güvenli değildir.
Toplumsal Hafıza Unutmamalı
Akabe Sitesi davası, sadece Adıyamanlıların değil, tüm Türkiye’nin davasıdır. Çünkü biz unuttukça aynı hatalar yeniden yapılacak. Bir ülkenin adalet anlayışı, en savunmasız anında ortaya çıkar. Bu ülke, 77 canı kaybetti. Ama hâlâ bir şey kazanabilir: gerçek adalet. O da ancak, “ihmalin değil, insanın” değerli olduğu bir sistemle mümkün.
Son Söz:
Akabe Sitesi’nin yıkıntıları arasında yükselen sessizlik, aslında bir çığlıktır. O çığlık bize şunu söylüyor: “Adaletin de bir ömrü vardır. Gecikirse, ölür.” Umarım bu dava, sadece bir yargılama değil, bir milat olur. Çünkü bu ülke, artık enkaz değil, adalet görmek istiyor. Bu süreç, yalnızca adaletin sağlanmasıyla değil, aynı zamanda toplumun bilinçlenmesi ve yapı güvenliğine dair kalıcı değişimlerin başlamasıyla anlam kazanır. Bizler, orada yaşadığımız o zorlu anların tanıkları olarak, bu sorumluluğu taşımaya devam edeceğiz.
Sonuç olarak: Akabe Sitesi davası, sadece bir mahkeme süreci değil, aynı zamanda geleceğe dair bir mesajdır. Bu davanın sonucunda, sadece suçlular değil, aynı zamanda yapı güvenliği konusunda da köklü değişimlerin yaşanması gerekecek. Bizler, bu bilinçle hareket etmeye devam edeceğiz ve adaletin tecellisi için sesimizi yükselteceğiz.