15.02.2012 11:34:58

İbrahim Hakkı Damat

Geçtiğimiz hafta Beylikdüzü Kayak İhtisas Spor Kulübü’nün ilçemizin en büyük sağlık ve spor merkezi olan Elegans
Fitness & SPA’da düzenlemiş olduğu tanıtım toplantısına katıldım. Organizasyona davet edilen çok sayıda tanınmış ve seçkin simalar arasında Sarıkamış Kaymakamı Erdoğan Turan ERMİŞ de vardı.
 
Söz konusu kayak olunca lâfın illaki Sarıkamış’a geleceği belliydi; geldi de nitekim. Doğal olarak mikrofon sayın ERMİŞ’e de uzandı. Açıkçası kendisinden beklentim bir devlet görevlisi olarak klasik bir konuşma yapmasıydı; fakat öyle olmadı. Sarıkamış’ı bir başka anlattı… Aslına bakarsanız ben, bir Karslı olarak Sarıkamış hakkında yeteri kadar bilgiye sahiptim; ama kendisini pürdikkat dinlemem gerekti.
 
Çünkü bir derdi vardı ve bu derdini anlatmak için sarf ettiği kelimelerin her biri sanki ruhundan kopuyordu. Sayın ERMİŞ’in konuştuğu vakitlerde Sarıkamış’a kristal karlar yağarken kendisinin de alnından billurlaşmış, görenlere “helal olsun” dedirtecek terler akıyordu; lâkin derdini anlatmaktan yine de vazgeçmiyordu.   
 
Peki, neydi bir kaymakamı bu kadar dertlendiren ve fakat beni de bir o kadar sevindiren şey? Cevabı tam da Türkiye’nin ihtiyacı olan şeydi: Sarıkamış’ın markalaşması. Hem de sadece Türkiye çapında değil, dünya çapında!
 
Sayın ERMİŞ konuşurken ben de marka oluşturma üzerine hafızamın bir köşesinde sakladığım bilgilere şöyle bir göz gezdirdim. Karşıma ilk önce o an ile örtüşmesi bakımından “tanıtım ilkesi” çıktı. Konuyla ilgili ben de oluşan algıda seçicilikten olsa gerek gözlerine baktığımda gördüm ki, Kaymakam Bey, Sarıkamış’ın küresel bir marka olabilmesi için marka oluşturmanın bu önemli kuralını büyük bir içtenlikle ve belki de bir Karslıdan daha hassas bir şekilde yerine getiriyor. Binaenaleyh bu hafta markalaştırma çalışmalarında tanıtım ilkesine ufak da olsa bir yer vermek elzem oldu.
 
Filhakika tanıtım marka oluşturmada bu kadar önemli midir? Hiç şüphesiz evet! Şöyle ki, tanıtım çalışmaları reklam faaliyetleriyle karıştırılsa da önemli farklarla reklam çalışmalarından ayrılır. Peki, nasıl? Bilindiği gibi markanın çevresiyle olan iletişiminde, tutundurulmasında vs. her gün yüzlerce uyarıcıya maruz kalırız. Televizyon ve internet reklamları, broşürler, dergiler vasıtasıyla yoğun bir şekilde fikirlerimize yön verilmeye çalışılır.
 
Oysa gün boyu seyredilen reklamların, elimize tutuşturulan veya kapı arasına sıkıştırılmış bir ilanın zihinlerde pek fazla yer edinmesi mümkün olmamaktadır. Buna karşın tanıtım çalışmaları alıcı ile iletişimi gerekli kıldığından reklam gibi değildir.  Bu sebeple alıcının hazır bulunuşluk düzeyi bilinmeden yapılan reklam çöpe gidebilir; ama yapısı gereği tanıtım çöpe gitmez, gidemez. Reklam geçici bir etkiye; tanıtım ise kalıcı bir etkiye sahiptir. Reklamla dostluklar oluşturamazsınız; fakat tanıtım çalışmasıyla bunu rahatlıkla başarabilirsiniz.
 
Sayın ERMİŞ’i dinlerken ikinci olarak “markalar tanıtımla oluşturulur, reklamlarla korunur” ilkesi de geldi aklıma. Bu nedenle yalnızca yukarıdaki paragrafları okuyan reklamcılar bana kızmasınlar; elbet yeri ve zamanı geldiğinde reklamın kullanılması mutlaka yararlı olacaktır düşüncesindeyim zaten. Nitekim Sarıkamış Belediyesi’nin amblemini taşıyan çay-kahve kupaları, kalemler ve kitapçıklar bahsi geçen ilkenin yerine gelmesini sağlayarak misyonlarını bihakkın yerine getirdiler.  
 
Şehitler yurdu, turizm cenneti, kar kristallerinin hayat verdiği Sarıkamış, sahip olduğu enfes kayak pisti ve eşsiz kar kalitesiyle dünya markası bir ilçe olmayı çoktan hak ediyor! Haydi, herkes sekiz ayı beyaz, üç ayı ayaz, bir ayı da yaz olan Sarıkamış’a…     

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.