19.06.2012 14:35:36

Ahmet Karayün

  Alabildiğince uzanan masmavi gökyüzüyle denizin birleştiği ufuk çizgisinden gözlerini alamıyordu. Bedeninin her yanındaki uyuşukluğu bir an unutarak, “İki maviliğin buluşması, tıpkı iki sevgilinin ki gibi” diye geçirdi içinden. Sağa sola kaygısızca süzülen, gökyüzünün maviliğinde beyaz birer konfetiyi andıran martıları ve onların çıkardığı dramatik bir senfoniyi çağrıştıran çığlıklarını dinliyordu. Oturduğu sandalyeye dayadığı yaşlı kollarına, kanı çekilmiş ellerine kayan gözleri birden buğulandı. Titreyen eli, sandalyenin tekerleğine düştü. Bedeninde kalan son takatiyle tekerleklere yapışıp, önünde serili maviliğe doğru hızla çevirmeye başladı… Beton iskelenin bittiği yerde ansızın durarak, son anda sulara gömülmekten vazgeçti. “Neredesin be çocuk?” diye haykırdı… “Neredesin?”

Tekerlekli sandalyesinin frenini bırakıp bırakmamak arasında gidip geliyordu. “Yaşamak benim için ne anlam ifade ediyor ki?” diye sızlandı. “Hiçbir şeyden zevk alamıyorum. En sevdiğim varlık olan kadınlar bile etkilemiyor beni. Yediğim, içtiğim hiçbir şeyin yok artık tuzu, tadı. Hayatta hiçbir şeyden lezzet almamak ne kötü?” diye hayıflandı. “Sevdiğim bütün insanlar göçüp gitti… Beni yapayalnız bıraktılar” diye geçirdi içinden.

72 yıllık hayatını düşündü uzun uzun. Kırlaşmış ama birçoğu kafasında duran uzun saçları rüzgârın etkisiyle uçuşurken, kalın çizgilerin mesken tuttuğu kırışık yüzünü buruk bir ifade kapladı. Kavgalarını düşündü… Hayatla, insanlarla, kendiyle olan kavgalarını. “Ne kadar boşmuş” diye söylendi. Bunca koşturmaca, bunca hırs, bunca ölmeyecekmiş, yaşlanmayacakmış, aynı kalacakmış sanışlarının yanılsamasına şaşırıyor, küstüğü kandırıkçı aynalara kızmadan edemiyordu.

“Neredesin çocuk? Hiç büyümeyeceğini, yaşlanmayacağını, gönlünün hiçbir şeyden el etek çekmeyeceğini düşünmüştüm oysa. Ne kadar da yanılmışım? İçimde ki çocuğun öldüğünü görmek, diğerlerinden bir başkaymış meğer.”

Sandalyenin frenini yavaş yavaş gevşetirken, hissiz birer kütükten farksız bacaklarına kaydı gözleri. Özgürce arşınladığı sokaklara karşı bir özlem patladı içinde bir yerlerde. Karısını düşündü… “Hani bir ömür ayrılmayacaktık?” 

Martılar çığlık çığlığa koşturup, sabah kahvaltılarının savaşını verirken, içinde ki çocuğun öldüğünü ilk defa hisseden yaşlı adam, hayatına son vermenin planlarını yapıyordu. Bundan sonra yaşayacağı her anın sancılar, acılar, hissizlikler, tatsızlıklar olacağını biliyordu. Buna son vermenin bir yolu olmalıydı. Bunca yılın nasılda olup da göz kırpma kadar ansızın gelip geçtiğine anlam veremiyordu. Artık bir hiçti. Hayattan beklediği hiçbir şeyin olmaması onu delirtmeye yetiyordu. Başarılacak hiçbir hedef, beslenecek bir aşk, taşınacak bir arzu kalmamıştı. 72 yıllık savaş nihayet bitmişti… Şimdi, savaş alanında gezinen bir kumandan gibiydi… Hayatının savaş meydanında. Her yanında ki ölüler, hayal kırıklıkları, başarısızlıklar, sevgisizlikler ve geriye döndüremeyişlerle yüz yüze kalmıştı. 

Sandalyenin frenini yavaş yavaş boşaltmaya, mavilikle kucaklaşmaya doğru ilerliyordu. Birkaç santimlik bir mesafe sonra serin sularda son çırpınışını, son savaşını verecekti. Bir çocuk sesi duydu ve irkildi. “Dedeee” diye haykıran çocuk, hayatta kalan tek kızından olan tek torunundan başkası değildi. Kızı usulca yaklaşıp, “Baba ne yapıyorsun? Tüm sahil boyunca seni aradık, sabahın ayazında hasta olacaksın. İskelenin kenarında bu kadar yaklaşma, çok tehlikeli” diye boynundan sarılıp, yanağına bir öpücük kondurdu. Kızı sandalyeyi geri doğru çekerken, torunu kucağında ki yerini çoktan almıştı. 

İskeleden eve doğru giderlerken, kucağındaki torunundan bir öpücük aldı. İçindeki çocuk ölmüştü, hayatında heyecana dair bir şey kalmamıştı ama bu dünyada yaşayan milyonlarca çocuk vardı. “Dede diyen ağzını yerim ben senin” diye sevgisini dillendirdi. Sonra kulağına eğilip, “Sana bir masal ya da yaşanmış bir hikâye anlatayım mı?” diye sordu torununa… “Eveeet” cevabının ardı sıra mırıldandı, “Deden artık hikâye olmuş çocuk, hikâye anlatmaktan başka ne işi var ki?”

Ahmet KARAYÜN / Gazeteci-Yazar
www.ahmetkarayun.com – ahmetkarayun@gmail.com

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.